Meme kanserinden sonra en sık görülen hastalık
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Öznur Öken, ekim ayı meme kanseri farkındalık ayı vesilesiyle meme kanserinden kurtulan kadınların cerrahi tedavi veya radyoterapi (ışın tedavisi) etkilerinden biri olarak lenfödem ile karşılaşabildiğini söyledi. Prof. Dr. Öken, meme kanseri olan her 4 kadından birinde rastlanan ‘lenfödem’in proteinden zengin sıvının dokular arasında birikmesi sonucunda genellikle kol ve bacaklarda olmakla birlikte tüm vücutta şişlikle ortaya çıkan, ilerleyen dönemlerde ciltte kalınlaşma, sertleşme gibi değişiklikler ile yaralara yol açabilen bir hastalık olduğunu dile getirdi. Meme cerrahisi sonrası radyoterapi, koltuk altı cerrahinin yoğunluğu, obezite, meme kanserinin tekrarlaması gibi faktörlere bağlı olarak lenfödem görülme oranının değiştiğini belirten Prof. Dr. Öken, “Lenf düğümleri alınan ve radyoterapi uygulanan hastalarda lenfödem görülme oranı yüzde 38’i bulabilir. 55 yaş üstü hastalarda ise görülme oranı yüzde 50’yi geçebilir. Hastalık, tedaviden hemen sonra radyoterapi uygulanan dönemde veya tedavi sonraki aylar ve yıllar içinde ortaya çıkabilir” dedi.
“Hastalığı kontrol altına almak mümkün”
Prof. Dr. Öken, sıklıkla kollar ve bacaklarda şişlik, ağırlık ve dolgunluk hissi, ağrı ve bunların yol açtığı hareket ve yürüme bozuklukları gibi belirtileri olan lenfödemin hastanın fiziksel, psikolojik ve duygusal iyilik halini olumsuz etkilediğini anlattı. Hastaların vücut imajının değişmesi, eklem hareketlerinde kısıtlanma, yorgunluk ve ağırlık gibi nedenlerle yaşam kalitesinin etkilendiğine değinen Prof. Dr. Öken, ilerlemiş lenfödemli hastaların günlük yaşam aktivitelerinde başkalarına bağımlı hale gelebileceğine dikkat çekti. Lenfödemin yaşam boyu süren kronik bir hastalık olduğunu, dolayısıyla ömür boyu tedavi gerektirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Öken, hastalığı geriletmek ve kontrol altına almaya dair, “Öncelikle bu hastalıkla ilgili farkındalık, erken tanı ve tedavinin ilk basamağıdır. Obezite ve yanlış beslenme hastalığı ağırlaştırdığı ve ilerlemeyi hızlandırdığı için kilo kontrolü önemlidir. Risk altındaki uzuvlarını korumalı, kan alımı, tansiyon ölçümü, manikür, pedikür ve benzeri işlemlerde dikkatli olunmalı, sinek ve böcek sokmalarından kaçınmalıdırlar. Uçak yolculukları gibi basınç değişikliklerinde özel giysiler kullanmalıdırlar” diye konuştu.
“Tedavide altın standart: KDT”
Prof. Dr. Öken, tedavide ‘altın standart’ kabul edilen Kompleks Dekonjestif Terapi (KDT) yönteminin biriken sıvıyı, şişliği, sertliği azaltmak, eklem hareket açıklığını korumak ve artırmak, enfeksiyonları önlemek, kozmetik görünümü iyileştirmekle erek yaşam kalitesini arttırdığını ifade etti. Tedavi edilmeyen hastaların günlük yaşamındaki hareketlerinin zorlaştığının altını çizen Prof. Dr. Öken, “Şişlik artar, ev işlerinde, yürümesinde, ayakkabı, pantolon veya kollu giysileri giymesinde, takıları takmasında zorluklar oluşturur. İş gücü kaybı oluşturur. Hareket kısıtlılığı ilerlerse özellikle bacakta lenfödemi olanlar tekerlekli sandalyeye mahkum olabilir. Ciltte kalınlaşma, sertleşmeler, siğilimsi oluşumlar, deride çatlamalar, su akması gibi lenf akışı, yaralar ve enfeksiyonlar gelişebilir. Bazı hastalarda ise ileri lenfödeme bağlı ikincil kanserler oluşabilir ve genellikle ölümcüldür” diye konuştu.
“Tedaviden sonra tekrarlayabilir”
Tedavinin iki fazda gerçekleştiğine işaret eden Prof. Dr. Öken, “İki fazlı lenfödem tedavisinde yoğun tedavi fazından sonra hastanın tüm yaşamı boyunca devam edecek olan ikinci fazda bası giysileri önemlidir. İlk fazda elde edilen başarının ve küçülen hacmin korunması için bası giysilerinin gündüz giyilip akşam çıkarılması gerekir. Cilt bakımı, riskli uzuvların nemlendirilmesi, alkali sabun ve kremler kullanılmalıdır. Egzersiz, tedavinin önemli bir basamağıdır. Sürekli hareket halinde olunmalı, diyete dikkat edilmeli, kilo alımı ve hareketsizlikten kaçınılmalıdır” dedi.
Prof. Dr. Öken, meme kanseri iyileşmiş olsa dahi lenfödemin yıllar sonra bile tekrar edebilen bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, yeniden semptomlar baş gösterdiğinde konunun uzmanı hekime başvurmak gerektiğini söyledi.