Yüzde 60.43’le kazanan Yavaş, bilinen belediyecilik yaklaşımını sürdüreceğini söyledi ‘Bu farkı bekliyordum’ – Son Dakika Siyaset Haberleri
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Cumhuriyet'in sorularını yanıtladı:
-Tarihi bir oyla seçimi kazandınız, ne söylemek istersiniz?
Yavaş: Beş yıldır bir şeyleri anlatmaya çalışıyoruz. Muhaliflerime belediyeciliğin ne olduğunu anlatmaya çalıştım. Belediyeciliği sadece dökülen asfalt ve kaldırımlarla ya da belediyelerin harcadığı parayla ölçtüler. Belediyenin bu konuyla hiçbir ilgisinin olmadığını anlattım. Geçmişte bu işleri karayolları yapardı. Veya bilim zaten işi yapıyor. Burada belediye başkanına gerçekten gerek yok. Ben de anlamıyorum. Mesela Beypazarı'na ilk seçildiğimde sıcak asfalttan, soğuk asfalttan haberim yoktu. Nereden bileyim, bu benim mesleğim değil. Teknik ekipler zaten hazırlıklarını yapıyor. İhtiyaçlar doğrultusunda kavşak yapılıp yapılmayacağı konusunda çözüm önerileri hazırlıyorlar. Bana bunu yapacağımızı söylediler, yarış mı yapsak? Mali hizmetlere soruyorum, sorun olmazsa çıkarız. Bu belediyecilik değil.
“Sorunlarınızı önemsiyoruz”
-Ne düşünüyorsun?
Yavaş: Yolculuk sırasında gözleriniz sonuna kadar açık olacak ve bir yerde bir sorun gördüğünüzde hemen harekete geçeceksiniz. Belediye böyle. Siz hem annesiniz hem babasınız hem de ağabeysiniz. Çocuğunuz evde aç olsa onu hemen doyurmaz mısınız? Ders çalışmaması ya da okula gitmemesi seni endişelendirmiyor mu? Belediye başkanı şehirde yaşayan herkesin sorunlarıyla ilgilenecek. Size olan bir şeyi anlatayım: Kırtasiyeci iflas edeceğimi söylüyor. Çok zor durumdayız, tüm alışveriş merkezlerinde kırtasiye satışına başlandı. Başkent Kart ile destek veriyoruz.İki türlü çalışma yapıyoruz. Bazı belediyeler, üzerinde “nokta nokta nokta belediye” yazan, üzerinde belediye başkanının adı yazılı bir çanta yaptırır, içine defter ve kalem koyup çocuğa verirler. Çocuk okula bu şekilde gidiyor. O yaşta çocuğu damgalıyorsunuz. Bakın ailesi fakir diyorsunuz, bakın belediye para vermiş.
Hayata kaybeden olarak başlıyorsun. Onları kaldırdık. Kırtasiye yardımcılarını kağıdın üzerine yüklüyoruz. Örneğin bu kart zincir mağazalarda geçerli olmadığından kırtasiye konusunda endişelenmenize gerek yok. Yaptığımız tek şey, kimseye zarar vermeden tüccarları yükseltmek.
“BU ORTAKTIR”
Belediyenin iş adamlarına meslek merkezi açması, personel göndererek daha iyi çalışmalarını ve para kazanmalarını sağlaması, bazı işlerin belediye tarafından halledilmesinde de fayda var.
Belediye kazandığı para üzerinden vergi topladığı için geliri artıyor. Şehirde yaşayan herkesi mutlu etmeye çalışacak ve hiç kimseyi yarı yolda bırakmayacaksınız. Biz hep bunlarla uğraştık ve başarılı olduk. Bunun gerçek bir belediyecilik olduğunu düşünüyorum.
“BAĞIŞ DEĞİL, HAKKINIZ”
-Güçlü sosyal belediyecilik, yani…
Yavaş: Zaman zaman bu şekilde açıkladım. Bütün gelişmiş ülkelerde işsizlik sigortası var: Bu adam ve bu kadın iş bulamıyor. Ne yiyecek, ne içecek? Çalacak mı, çalacak mı? Dolayısıyla maaş alıyorlar ve en azından çocuklarının et, süt almasını ve ısınmasını sağlıyorlar. Lüks içinde yaşamasa bile insanca yaşaması gerektiğini söylüyorlar. Türkiye’de bulunmadığı için belediye olarak biz sahip çıkıyoruz, o insanların yemesi, içmesi, eğitimi, her şeyiyle ilgileniyoruz. Bu pandemi döneminde dayanışma kültürünü artırdık. Ankara'da birbirini tanımayan insanlar birbirine yardım ediyor. Bu desteği sağlarken size bağış sunmuyoruz. Bunun tamamen sizin hakkınız olduğunu hissettirmeye çalışıyoruz, bunu devletin yapması gerektiği için yapıyoruz.
“ABARTI”
Bizim açımızdan bakınca plaket almaktan midem bulanıyor, rahatsız oluyorum. Resmi araç kullanmıyorum, abartılmasına kızıyorum. Abartmayalım… Biz kamu çalışanıyız, biz bunu böyle görüyoruz. Öyle görmezse sizden, mahallesinden, seçmeninden hiçbir şey isteyemez… Ama şunu demesini istiyorum, para benim, bu parayla yapın. Bu kültürü geliştirmeye çalışıyoruz.
“İŞBİRLİĞİ YAPMAYAN GİTMİŞTİR”
-Büyük sorunları olan yeni mahalleler geldi, büyükşehir düzenlemelerine gerek var mı?
Yavaş: Orada. Bu nedenle Ovacık Metrosu'nda plan değişikliği yapılması gerekiyor, Keçiören reddediyor. Bunun benim işim olduğunu düşünüyor. Ancak bundan Keçiören halkı faydalanacaktır. Akyurt Belediyesi'nden mezbaha için yer istedik ama vermediler. Bunlar ortadan kalkacak. İşbirliği sayesinde eksiklikleri daha hızlı giderebileceğiz. İmar konusunda da benzer sorunlar var. Yazmaları gereken metni vermelerini engeller ve atamaz. Bunlar ortadan kalkacak. Daha hızlı hareket edebileceğimize inanıyorum. Başkanların tavrı sanki büyükşehir düşmanı bir güçmüş gibi bir tavırdı. Gelecek yazılarda da bu tutum vardı. Kaybettiğimiz 8 ilçenin belediye başkanlarına sesleniyorum: Belediye meclisinde de aynı şeyi söyleyeceğim. Gelin el ele tutuşalım, eksikleri birlikte düzeltelim. Öyle olmasa bile sen bunu biliyorsun. Teklifimi zaten yapmıştım ama kabul etmediler. Yapmayan herkes gitti. Seni herkesin önünde şikayet edeceğimi söyledim ama elimi tutmadılar. Açıkçası işe yaradı.
“RANT GEÇMEDİ VE GEÇMEYECEK”
-Bina kiraları meselesine karşı tavrınız da malum…
Yavaş: Eskiden brandaları yere serip hangi imar uygulamasını kullanacağımı, nereden ne kadar kar elde edeceğimi hesaplardım… O zamanlar kar yoktu. Artık da gitmeyecek. Zaten bunu yapacak olanlar da bize gelmiyor. Çünkü bunu yapacak, imar planı yapacak kuruluşlar var, oradan yönetecekler.Son 25 yılda yapılandan daha fazla yeşil alan yaptık. Atatürk Orman Çiftliği hayvan parkı yazın bitiyor, açacağız. Yaptığımız hiçbir şeyin ticari yönü yok, bu çok önemli. İnsanlar farkında değil, parası olan belki para harcamak istiyor ama parası olmayanlar çocuklarına göz yumuyor. Burası bir park değil, geçmişteki bazı parklar gibi bir iş yerini veya alışveriş merkezini ziyaret etmekten hiçbir farkı yok… Ayrıca uzun dönemli olarak da kiralanıyor. Bizim böyle bir anlayışımız yok. Parkımızda çay ve sudan başka bir şey yok. Herkes gelip piknik yapar gibi vakit geçirecek.
“KAYBINI ALTINA ALABİLİRİZ”
-%60 sonucunu bekliyor muydunuz?
Yavaş: Eylül ve ekim aylarında yaptığımız anketlerde bu oran yüzde 61 oldu. Bazı anketlerde 65 çıktı. Ben zaten bazı ilçe anketleri yaptım. Tabii ki arkadaşları ikna etmek zor oldu. Neredeyse hepsinde yüzde 50’nin üzerindeydim. İkna ettiklerimizi kazandık, ikna edemediklerimizi ise kaybettik. Aslında kaybedilen her şey kazanılabilirdi.